Bahar alerjisi artık daha güçlü! ‘Şiddetli bulgularla ilk defa başvuran hastamız çok fazla’ | 7 SORU 7 YANIT

İklim değişikliğiyle birlikte mevsimlerdeki ‘kaymalar’ alerjilerin güçlenmesine neden oldu. Polen sayısının son 30 yılda yaklaşık yüzde 20 arttığının altını çizen uzmanlar, daha önce hiç alerjik yakınması olmayanlarda bile semptomlar görüldüğünü söylüyor. Peki ülkemizdeki son durum ne? Mevsimsel alerjinin giderek artıyor olması hangi tehlikeleri ortaya çıkarabilir? Gündelik hayatta nasıl önlemler almak gerekiyor? Uzmanlarla mercek altına aldık.

Baharın gelmesiyle birlikte alerjik hastalıkların görülme sıklığında büyük bir artış yaşanıyor. ABD Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri’ne göre 25 milyondan fazla Amerikalı, kaşıntılı gözler, burun akıntısı ve diğer alerji semptomlardan muzdarip…

Bu durum sadece ABD'ye özgü değil. Ülkemiz de dahil olmak üzere dünyanın geri kalanında alerjik tepkilerde ciddi bir artış gözleniyor. Hatta yapılan çalışmalar sonucunda uzmanlar, 2050 yılında her iki kişiden birinin alerjik yapıya sahip olacağını ifade ediyor.

‘İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ NEDENİYLE SON 30 YILDA YÜZDE 20 ARTTI’

New York Alerji ve Astım Bakımı Tıbbi Direktörü Dr. Clifford Bassett, Insider'a verdiği demeçte, yaşanan bu artışın en büyük nedeninin son yıllarda artan polen sayıları ve iklim değişikliği nedeniyle sıcak mevsimlerin uzaması olduğunu söyledi.

Aynı zamanda New York Üniversitesi Grossman Tıp Okulu'nda görevli olan Bassett, 2021'de yayımlanan bir araştırma sonucuna da dikkat çekerek iklim değişikliği yüzünden polen sayısının son 30 yılda yaklaşık yüzde 20 arttığının altını çizdi.

2022'de Nature'da yayımlanan bir başka araştırmaya göre ise bu sayının yüzyılın sonuna kadar yüzde 200 artması bekleniyor. Uzmanlar, böylesi durumda önceden alerjileri veya solunum sorunları olan kişilerin semptomlarının daha şiddetli hale geleceğini ve daha fazla insanın hastalanacağını tahmin ediyor.

'MEVSİMSEL ALERJİSİ OLANLAR DAHA ÇOK HASTALANACAK'

Konuyla ilgili görüşlerine başvurduğum Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Muhammed Emin Akkoyunlu, “Artık dünyanın daha sıcak ve bitki gelişimi için çok daha uygun bir yer haline geldiğini biliyoruz. Hem bitki çeşitliliği artıyor hem de bitki şekilleri ve yapıları değişiyor. Böylelikle daha çok polen üretiliyor. Tüm bu durum alerjiye maruziyetin yoğun olması anlamına geliyor. Özellikle mevsimsel alerjisi olan kişiler çok daha yoğun bir şekilde hasta olacaklar. Bunun ötesinde bu tür polenlere maruziyetin fazla olması hassasiyeti de artırıyor. Yani kişilerin alerjik bir bünyeye sahip olmasını tetikliyor” dedi.

Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Hacer Kuzu Okur da iklim değişikliğinin bu konuda çok ciddi zararlara neden olduğunun altını çizerek, “Küresel ısınma mevsimsel alerjilerin giderek daha yaygın hale gelmesine neden oluyor. Alerji Mevsimi her yıl daha uzun sürüyor ve daha şiddetli oluyor. Havadaki polen seviyelerinin artması daha çok insanda alerjik reaksiyonların görülmesine neden oluyor. Maalesef ülkemizde de vaka sayısı her mevsim artıyor” ifadelerini kullandı.


‘ALERJİ MEVSİMİ HER YIL NORMALDEN 20 GÜN DAHA UZUYOR’

Çeşitli kirleticilerin de havadaki polenlerle etkileşime girdiğini hatırlatan Dr. Clifford Bassett, bu durum alerji semptomlarının şiddetini potansiyel olarak kötüleştirdiğini söyledi. Basset, şu önemli bilgileri paylaştı: 

“Artık bu çok net; küresel ısınma, alerji sezonunun daha erken başlamasına neden oluyor. 1940'lardan beri her bahar, alerji mevsimi daha erken başlıyor ve daha geç bitiyor. Son birkaç yıldır alerji mevsimi her yıl normalden 20 gün daha uzuyor. Bu göz ardı edilecek bir durum değil. Artık insanların daha fazla etkileneceğini söyleyebiliriz.”

-- Peki, mevsimsel alerjinin daha da artacak olduğunu düşünürsek bu durum hangi tehlikeleri ortaya çıkaracak?
-- Ülkemiz bu durumdan nasıl etkilenecek?
-- İnsanların günlük hayatında alacakları önlemler neler olmalı?

Bunun gibi pek çok soruya uzmanların desteğiyle cevap aradık.

1-) TÜRKİYE’DE SON DURUM NE?

Prof. Dr. Hacer Kuzu Okur: Mevsimsel alerji vakalarını gördüğümüz şu günlerde önceki yıllara göre bize başvuran hasta sayısında ciddi bir artış olduğunu söyleyebilirim.

Pandemi sürecinde daha çok evlerde vakit geçirildiğinden ya da dışarıda maske kullanıldığından hasta sayıları azalmıştı. Fakat şimdilerde daha önce hiç alerjik yakınması olmayan ve şiddetli alerjik bulgularla ilk defa başvuran hastamız çok fazla… Değişik polen antijenlerinin buna sebep olduğunu düşünüyoruz. Ülkemizde her yıl şubat ya da mart başı başlayan ve mayıs ayının sonuna kadar devam eden bahar alerjileri, mevsimlerin alışılagelmişin dışında çok sıcak geçmesi nedeniyle aralık ayında bile görülür oldu. Bu da vaka sayılarının daha da artmasına yol açıyor. 

Prof. Dr. Muhammed Emin Akkoyunlu: Yaz mevsiminin daha erken başlaması ve kışın çok daha geç gelmesi nedeniyle hem ilkbaharda hem de sonbaharda alerji vakalarında önemli bir artış yaşadık. Neredeyse tüm kış boyunca astım hastalarının yoğun bir şekilde atak yaşadığına, yine alerji ataklarının çok daha yoğun bir şekilde görüldüğüne şahit olduk. Bu hastalar geçmişte tek bir ilaçla rahatlarken artık çok daha yoğun bir şekilde ilaç kullanmak zorunda kalıyoruz.

'ANNE VE BABADA ALERJİ VARSA ÇOCUKLARIN DA YÜZDE 95'İNDE YATKINLIK OLUYOR'

2-) MEVSİM ALERJİLERİNİN OLUŞMASINDAKİ FAKTÖRLER NELER?

Prof. Dr. Muhammed Emin Akkoyunlu: Birçok faktör var. En başta genetik faktörler geliyor. Çünkü ailede alerjik tepkimesi olan biri varsa kişide de olma olasılığı artıyor. Örneğin annede varsa çocukların yüzde 30-40’ında, anne ve babada varsa çocuklarının yüzde 95’inde alerji yatkınlığı oluşabiliyor. Erken çocukluk döneminde beslenme bozukluğu olanlarda da çok fazla alerji görüyoruz.

Hamilelikte veya erken çocukluk döneminde anne sigara içiyorsa ya da sigara dumanına maruz kalıyorsa, beslenmede yapay tatlandırıcılar ve koruyucular varsa çocuklarda çok daha fazla alerji görülüyor. Bir de erken çocukluk döneminde anne sütü yeteri kadar verilmemişse, bu kişilerde de çok fazla alerji görülebiliyor.

Mesleki iş kollarında özellikle gıda ürünlerinde çalışan, fırıncılık işi yapan ya da kimyasal maddelere fazla maruz kalan kuaförlerde alerjinin ön plana çıktığını görüyoruz. 

Prof. Dr. Hacer Kuzu Okur: Ev ya da iş yeri gibi iç ortamlarda bulunan ev tozu akarı, kedi-köpek kaynaklı antijenler, iç ortamdaki küfler ve hamam böceği antijenleri de mevsimsel alerjileri tetikliyor. Dış ortamda ise çayır, çimen, ağaç polenleri ve küfler alerjiler için tehlike oluşturuyor.

3-) MEVSİMSEL ALERJİLERİN TETİKLEYİCİ BELİRTİLERİ NELER?

Prof. Dr. Muhammed Emin Akkoyunlu: Geniz akıntısı, burun akıntısı, hapşırık veya gözlerde yaşarma ve kızarma sık izlenen belirtilerdir. Tek bir tanesi olabilir ya da bunlardan bazısı farklı kombinasyonlarla birlikte görülebilir. Burada dikkat edilmesi gereken unsur; maruziyet ile beraber bu atakların 35 dakika ya da 1 saat içerisinde ortaya çıkması…

Eğer ilaçlarla ve kendiliğinden geçmiyorsa başka semptomlara ve yüksek ateşe neden oluyorsa ya da nefes darlığı yaşanıyorsa işler sarpa sarmış, başka şeyler eklenmiş demektir. Bu açıdan dikkat etmek gerekiyor.


4-) ALERJİNİN DAHA DA ARTMASI HANGİ TEHLİKELERE NEDEN OLABİLİR? 

Prof. Dr. Hacer Kuzu Okur: Alerjik semptomlardan ortaya çıkan hastalıkların daha da artacağını söyleyebiliriz. Örneğin bu semptomlar öksürük ve hapşırık gibi zorlayıcı reflekslerden oluşuyor. Bunlar hafife alınamayacak kadar tehlikeli sonuçlara sebep olabilir. Tansiyon yükselmesine, kalp damar hastalıklarının kötüleşmesine, bel ve kasık fıtıklarına ya da olan fıtığın kötüleşmesine neden olabilir.

Burundaki şişmenin daha da artması nefes almakta güçlük çekilmesine neden olabilir. Beyin rahatsızlıkları artabilir. Daha fazla nörolojik bulgular görebiliriz. Artan alerji vakaları ile bu sorunların daha da fazlalaştığını görme olasılığımız oldukça yüksek.

KENDİLİĞİNDEN GEÇMİYORSA, ATEŞ VARSA DİKKAT!

5-) MEVSİMSEL ALERJİLERİN BELİRTİLERİ DAHA ÇOK HANGİ HASTALIKLARLA KARIŞTIRILIYOR?

Prof. Dr. Muhammed Emin Akkoyunlu: Domuz gribi, zatürre ve göz enfeksiyonlarıyla karıştırılıyor. Bu tür enfeksiyonlara bazen sinüzit de ekleniyor. Hastalık kendiliğinden geçmiyorsa kırgınlık, kas ağrısı, halsizlik, gözde yaşarma ve 38 derece üzerinde ateş varsa farklı bir durum söz konusu olabilir. Böyle bir durumda doktora başvurmak gerekir.

Mevsimsel alerji ile astımın semptomları da benzediği için çok sık karıştırılıyor. Astım hastalarının yüzde 90’ında alerji bulunur. Eğer sadece hapşırık, kırmızı gözler ve yaşarma gibi semptomlar varsa genel olarak bir mevsimsel alerji tablosudur. Fakat beraberinde hırıltı, hışırtı, göğüste tıkanma hissi, nefes darlığı gibi semptomlar da eklenmişse astım tablosu meydana geliyor demektir.

'ÇAMAŞIRLARI DIŞARIDA KURUTMAYIN, ÇARŞAFLARI 60 DERECENİN ÜZERİNDE YIKAYIN'

6-) HASTANIN GÜNLÜK HAYATINDA ALABİLECEĞİ ÖNLEMLER NELERDİR?

Prof. Dr. Hacer Kuzu Okur:
 Bahar aylarında Polen yoğunluğunun azaldığı zamanlar olan 11.00-15.00 arası sokağa çıkılmalı ve evler havalandırılmalı. Şapka ve gözlük gibi materyallerle temasın önlenmesi, ağız ve burun maskesiyle desteklenebilir. Çamaşırları dışarıda kurutmayı asla önermiyorum. Dışarıdan eve gelince saçların, vücudun ve kıyafetlerin yıkanması çok önemli çünkü polen yükünü azaltır.

Prof. Dr. Muhammed Emin Akkoyunlu: Evde halı, kilim ve çok fazla aksesuarın olması toz birikimine ve mayaların oluşumuna neden oluyor. Bu nedenle dikkat etmek gerekiyor. Örneğin koltukların kadife değil de deri kaplı olması ya da çok sıkı ince kumaşlarla kaplanması çok önemli...

Yorgan ve yastık kılıflarının sıkı dokunmuş kumaşlardan yapılmasını, kılıfların haftada bir ve en az 60 derece ve üzerinde bir sıcaklıkta yıkanmasını, temizliğin filtreli süpürge gibi süpürgelerle yapılmasını öneriyoruz. Burada süpürgenin vakum gücünün çok fazla olması önemli değil. Önemli olan önden aldığı havayı arkadan ortama saçarak çok daha fazla risk oluşturmaması... Bunun için vakum gücünden ziyade HEPA filtreli ya da sulu süpürgeler olmasına dikkat edilmeli.

7-) MEVSİMSEL ALERJİDE TEDAVİ SEÇENEKLERİ NELERDİR?

Prof. Dr. Muhammed Emin Akkoyunlu: Alerji, genel olarak genetik bir alt yapıya sahip olduğu için genetik bir düzeltme yapılamadığı zaman geçmez. Şu an için bu da pek mümkün değil. Peki ömür boyu burnumuz akacak, gözlerimiz yaşaracak mı? Hayır... Böyle bir şey söz konusu değil. Burada dikkat edilmesi gereken şey alerjenlerden uzak durmak. Doktor kontrolündeki ilaç tedavileriyle yol almak çok önemli...
Haber : Hürriyet
Fotoğraflar: İStock