Güne Merhaba / Metin Külünk
YENİ YÜZYILI YAPILANDIRMAK
Türkiye’nin yeni yüzyılı şekilleniyor, şekillenecek.
Türkiye ile birlikte dünya da yeniden şekilleniyor.
Türkiye, geçtiğimiz yüzyılı darbeler, ekonomik krizler, sosyolojik kırılmalara odaklı saldırılar, ıskanlanmış sanayi süreçleri ile iki arada bir derede yaşadı.
Ve yeni yüzyıla geldik.
Türkiye’nin yeni yüzyılı, asla ve asla, tıpkı Osmanlı’nın son döneminde birtakım Osmanlı seçkinlerinin emperyalizm ve hele de sosyolojik olarak çöküşte olan Batı uygarlığı ile anlaşmalı ve onun aklıyla yönlendirdiği gibi şekillendirilemez.
Eğer Türkiye Yüzyılı’nı da Batı’nın üst normlarıyla yani Avrupa düşüncesiyle yapılandırmaya kalkarsak, geçtiğimiz yüzyılda bulduğumuz fırsatları bu yüzyılda bu kez hiç bulamayacağımızdan emin olmalıyız.
Ki Anadolu, böyle bir durumda Endülüs’le aynı kader sonunu paylaşacaktır.
Yani bir sosyolojik yok oluş bizi bekler!
Peki, çıkış?
Elbette var ve sırları Anadolu’da!
Fikri ve ruhu da Anadolu’da!
Modeli de Anadolu’da!
Çıkış için Batı uygarlığı neden hakim ve galip sorusunu sormalıyız ve cevabını aramalıyız.
Aynı şeyi Doğu için de gerçekleştirmeliyiz.
Peki, nasıl?
Akılda ve fikirde millî ve bağımsız bir “Üçüncü Yol” gösterere.
İslamcı, dindar, sağcı, solcu, laik, Atatürkçü fark etmez, Avrupa düşüncesini, Batı uygarlığını ya da Atlantik ötesi liderliğinin yönettiği dünyayı zirve gören ve bu anlamda Anadolu mayasından uzaklaşmış, Batı tanımlı kategorilerle kendisini tanımlayan restaratörlerle bu iş olmaz.
İçeride öncelikle donmuş aklından sıyrılıp devrimci akıl ile eşyayı okuyup anlayan ve her an yaratıldığı şuurunda kul ile Allah hukukunu fark etmiş ve özgürlüğünü burada arayıp bulmuş, beyin matematiği kesintisiz daha ileri ve yeniye yürüyen, akıl matematiği tereddütsüz vahdet esaslı zirveye yürüyen ve farklılıkların birliği ilkesi üzerinden kainat kitabını okuyup analiz eden, üretim ilişkilerini yeni zamanın aklına ve diline uygun geliştiren; geçmiş ile bugüne yorumlamak yerine gelecekten bugüne bakabilen ve bilimsel devrimi gerçekleştiren, yakın gelecekte bizi bekleyen kaosu görüp toplumu ve Devlet’i söz konusu süreçlere de hazırlayacak, ortaya çıkacak göç dalgaları karşısında ne yapılacağına cevap veren, hak ve adalet ile liyakat ve ehliyeti merkeze almış, bütün insanlığa “Başarabiliriz” inancını aşılayan modelin işçiliğiyle bu mümkündür.
Bu modeli ancak inanarak, birlikte kurabiliriz.