Kaybolmuş yıllar…

Şehit kavramı Türk tarihi ile özdeş olmuştur hep. Türkün kanının aktığı her yer vatan toprağı, gaza ateşi ile yandığı her an düğün derneği olmuştur. Devlet kültürünü bin yıllardır uçsuz bucaksız topraklara yayan ve gittiği her yere adalet, nizam ve İslam sancağını götüren koruyucu bir yapı üstlenmiştir. Tarih her vakit Türk kelimesini vazgeçmeyen, adaletli, tek başına dünyaya bedel bir portrede tanımlamış ve yazmıştır. Napoleon Bonaparte’ın da söylediği gibi “bana Türklerden kurulu bir ordu verin, size dünyayı esir alayım.” Demiştir. Ve hatta Adolf Hitler’in şu sözleri Türklerden ne denli korktuklarını belli eder. “Türkler öyle bir millettir ki, eğer saldırırsak tamamını yok etmemiz gerekir. Yoksa bir tane bile hayatta bırakırsak, yeni bir devlet kurar ve intikamını alır…”
Bizim tarihimizden bu kadar korkan bir batı düşünün. Etki alanından korkarak yüzyıllardır korku dolu bir imparatorluğun üzerine medeniyet kurmak isteyen bir batı. Osmanlı Devletinin elindeki topraklarda bulunan kaynakların üzerine çökmek isteyen ve bu topraklardaki zenginlikleri kendi sömürgeci menfaatlerinde kullanmak isteyen bir batı medeniyeti, savaşlar ile yıkamadığı bir tarihi, yıkmak, bölmek ve parçalamak için elindeki bütün araçları kullanmak isteyen bir batı medeniyeti. Bunların en başında yakın tarihe damga vuran PKK terör örgütü geliyor aklımıza. Diyarbakır’ın Lice kırsalında bundan nerdeyse 44 yıl önce terörist başı Abdullah Öcalan ve ona kanmış 21 terörist tarafından kurulmuş olan eli kanlı maşa. 1978 yılında ilk olarak sol düşüncede olan radikal gruplara saldırı düzenleyerek adından söz ettirmişti. Siyaset ve tarih sahnesinde yer alabilmek ve kendini besleyebilmek adına ve bünyesine terörist dâhil etmek isteyen örgüt, 1984 ten itibaren Türk güvenlik güçlerine karşı ve hatta halka karşı saldırılar düzenlemiştir. Finansmanını Avrupa devletlerinden aldığı son dönemde de aleni olarak Avrupa halklarını bile haraca bağladığı ortaya çıkan PKK terör örgütü, kurulduğu yıllarda saldırdığı oluşumlara 90 ‘lı yıllardan sonra yeşil ışık yakarak birlikte korku imparatorluğuna hizmet etmiş ve Türkiye’yi kana bulayan eylemlere imza atmıştır. 12 Mart 2016 den beri Halkların Birleşik Devrim Hareketi adı altında faaliyet yürütmeye devam etmektedir. Nasıl mı ayakta kalıyor bu örgüt? En bilinen kazancı uyuşturucu sevkiyatı ve üretimidir. Ticarete dönüştürdüğü uyuşturucu, insan kaçakçılığı gibi yasa dışı faaliyetler ile Avrupa parlamentosunda bir çok siyasetçiyi ele geçirmiş olduğu bilinmektedir. Sanki PKK militanıymışçasına Türkiye’ye saldırmaktan, aleyhte beyanatlar vermekten asla utanmayan bir oluşum mevcuttur Avrupa medeniyetinde. Sözde Kürt halkının savunucusu olarak kendini pazarlayan bu terörist oluşum asla Kürt kardeşlerimizin haklarını savunmak için çaba sarf etmemiş, tam tersi kendisine katılmayan aşiret reislerini, yazarları, politikacıları ve halktan yüzlerce insanı katlederek amacının barış ve Kürt halkının kurtuluşu olmadığını kanıtlamıştır. Eli kanlı örgüt, Avustralya merkezli Ekonomi ve Barış Enstitüsü'nün (IEP) "2018 Küresel Terörizm Endeksi" raporunda "Avrupa'nın en kanlı terör örgütü" olarak listelendi. 2016 yılında 268 kişinin, 2017 yılında ise 71 kişinin ölümünden sorumlu oldu. Bu maşa örgütün elebaşı Abdullah Öcalan 1974 yılında Marksist bir yapı olan Ankara Demokratik Yüksek Öğrenim Derneği (ADYÖD) ile başlamaktadır terör yıllarına. 1975 te kapatılmasının ardından Apocular dönemi başlamış olup 1978 e kadar politik fikirlerini zerk etmiştir. Eşi Kesire Yıldırım tarafından Abdullah Öcalan dengesiz ve diktatör olarak tanımlanmıştır. Bu dönemde Başkan olarak Abdullah Öcalan, Başkan yardımcısı olarak Cemil Bayık, yürütme kurulu başkanı olarak Şahin Dönmez, asker sorumlusu olarak Mehmet Karasungur, istihbarat sorumlusu olarak Mazlum Doğan, yürütme kurulu üyesi olarak Mehmet Hayri Durmuş, yürütme kurulu üyesi olarak Öcalan'ın eşi olan Kesire Yıldırım görev aldı. Bu yapı her zaman masum Kürt çocuklarını kullanarak eylemlerine meşruluk kazandırmak istemiş ve Avrupa’nın desteğini alabilmek için her türlü yola başvurmuştur. En bilinen eylemlerinden Başbağlar Katliamı, örgütün en kanlı olduğu dönemde 1993 ve 1998 yılları arasında olmuştur. Çoluk çocuk demeden kendi halkından olanları kurşuna dizmiş evleri ateşe vermiştir. Canlı bomba örnekleri örgütün birçok eylemlerinde karşımıza çıkmaktadır. Anadolu Ajansından derlediğim bilgilere göre terör örgütünün hain saldırılarından bazıları; 7 Mart 1987'de Mardin'in Nusaybin ilçesi Açıkyol köyünde 6'sı çocuk 8 kişi kurşuna dizildi. 20 Haziran 1987'de PKK'lı teröristlerin saldırısı sonucu Mardin'in Ömerli ilçesindeki köy korucusu ailelerin yoğunlukta olduğu Pınarcık köyünde 16'sı çocuk 30 kişi öldürüldü. 8 Temmuz 1987'de Mardin'in Midyat ilçesine bağlı Yuvalı köyü Haraberk mezrasına saldıran PKK'lı teröristler, aynı aileden 7'si çocuk 2'si kadın 9 kişiyi katletti. 18 Ağustos 1987'de Siirt'in Eruh ilçesine bağlı Milan mezrasına saldıran teröristler, aralarında 3 günlük Bahar Narin ve 6 günlük Zeynep Beştaş'ın da bulunduğu 16'sı çocuk, 5'i kadın 27 sivili öldürdü. 21 Eylül 1987'de Şırnak'ın Güneyce köyü Çiftekavak mezrasını basan PKK'lılar, 2'si hamile 5 kadın, 4'ü çocuk 11 kişiyi katletti, 2 kişiyi ağır yaraladı. 10 Ekim 1987'de Şırnak'ın Çobandere mezrasına baskın yapan teröristler, birçoğu yaşlı, kadın ve kundaktaki bebek olmak üzere 13 kişiyi katletti. Ağır yaralanan 9 kişi tedavi altına alındı. 9 Mayıs 1988'de Mardin'in Nusaybin ilçesi Taşköyü'nün Behmenin mezrasına saldıran teröristler, aynı aileden 8'i çocuk, 2'si kadın 11 kişiyi öldürdü. Saldırıda 2 çocuk ağır yaralandı. 22 Haziran 1992'de Batman'ın Gercüş ilçesine bağlı Seki köyündeki 2 korucunun evine baskın düzenleyen teröristler, 8'i çocuk 10 kişiyi katletti, 2 kişiyi ağır yaraladı. 1 Ekim 1992'de Bitlis'in Cevizdalı köyünü gece geç saatlerde basan terör örgütü PKK, 8'i çocuk 30 kişiyi öldürdü. 9 Kasım 1992'de Diyarbakır'ın Hani ilçesine saldıran PKK'lı teröristler, evleri basarak insanları kurşuna dizdi. Saldırıda 4'ü çocuk, 4'ü kadın 12 kişi hayatını kaybetti. 18 Temmuz 1993'te Van'ın Bahçesaray ilçesindeki Sündüz Yaylası'na baskın düzenleyen PKK'lı teröristler, 14'ü çocuk 24 kişiyi katletti. 21 Ocak 1994'te Mardin'in Savur ilçesine bağlı Ormancık ve Akyürek köylerine saldıran teröristler, 11'i çocuk 21 kişiyi öldürdü. 24 Temmuz 1995'te İran'dan gelen kalabalık PKK'lı terörist grubu, Van'ın Gürpınar ilçesine bağlı Akdoğu köyü Atabinen mezrasına giremeyince evleri roket atışına tuttu. Teröristler, 7'si kadın ve çocuk 12 kişiyi öldürdü, 13 kişiyi ağır yaraladı. Terör örgütü PKK, saldırılarını kırsalda sürdürdüğü dönemde, şehirlerde de kanlı eylemler gerçekleştirdi. Diyarbakır'da 3 Ocak 2008'de askeri servis aracının geçişi sırasında bir dershane önünde bomba yüklü aracın patlatılması sonucu 6'sı öğrenci 7 kişi yaşamını yitirdi. Saldırıda, aralarında öğrencilerin de bulunduğu 73 kişi yaralandı. Terör örgütü PKK'nın eğitim kurumlarını hedef alan saldırıları da oldu. Mardin'in Kızıltepe ilçesinde 23 Nisan 2011'deki kutlamalar için 23 Nisan İlkokulunun bahçesinde toplanan çocuklara, maskeli grup havai fişeklerle saldırdı. Saldırıda ölen ya da yaralanan olmadı ancak 7-14 yaşlarındaki çocuklara yönelik saldırı hafızalarda iz bıraktı. Teröristler, Şırnak'ın Cizre ilçesinde 27 Mayıs 2011'de İmam Hatip Lisesi öğrencilerinin bulunduğu yurda molotofkokteyli ile saldırdı. Yurt binasında çıkan yangın sonucu 3 öğrenci yaralandı. Terör örgütü, İstanbul Güngören'de 2008'de vatandaşları hedef aldı. Çöp tenekesine yerleştirilen bombanın patlamasından 10 dakika sonra 50 metre ileride yine bir başka çöp tenekesinde daha güçlü bir patlama yaşandı. Müzik öğretmeni Şenay Aybüke Yalçın, terör örgütü PKK mensuplarınca 9 Haziran 2017'de 22 yaşında Batman'ın Kozluk ilçesinde şehit edildi. Sınıf öğretmeni 23 yaşındaki Necmettin Yılmaz, 16 Haziran 2017'de yaz tatilini geçirmek için görev yeri Şanlıurfa'dan memleketi Gümüşhane'nin Torul ilçesine dönerken Tunceli'de PKK'lı teröristlerce kaçırıldıktan sonra şehit düştü. Öğretmen babası Hasan Alten'i örnek alarak öğretmen olan Neşe Alten görev yeri Diyarbakır'ın Bismil ilçesinde PKK'lı teröristlerce 26 Ekim 1993'te babasıyla şehit edildi. Diyarbakır'ın Bismil ilçesi Babahaki Köyü İlköğretim Okulunda görev yapan Numan ve Ayşe Konakçı çifti, 26 Ekim 1993'te katledildi. Terör örgütü PKK mensupları, Bitlis'in Düzköy Erikli Köyü İlkokulunda öğretmen olan Yasemin Tekin, Düzköy Erikli Köyü Ortaokulunda görev yapan eşi Bayram Tekin ve küçük kızları Betül'ü 25 Ekim 1993'te şehit etti. Tunceli'nin Mazgirt ilçesinde 11 Eylül 1994'te öğretmen Rüstem Şen, Metin Kaynar, Ali İhsan Çetinkaya, Mustafa Karınca, Buminhan Temizkan ve Vedat İnan, okul lojmanında şehit edildi. Saldırıda, ilk patlama sonrası yardıma gidenler de hedef alındı. Araç trafiğine kapalı ve vatandaşların yoğun olduğu alanda akşam saatlerinde meydana gelen patlamada, Aleyna Çelik (3), Taha Yıldızlı (5), Murat Ağca (12) ve Şeyma Özkan'ın da aralarında bulunduğu 17 kişi yaşamını yitirdi, yaralanan 154 kişi hastaneye kaldırıldı. İstanbul'un Bağcılar ilçesinde 8 Kasım 2009'da belediye otobüsüne terör örgütü mensuplarınca molotofkokteyli atıldı. Saldırıda, evine giden 17 yaşındaki lise son sınıf öğrencisi Serap Eser, otobüste çıkan yangın sonucu alevler arasında kaldı. Genç kız, yaklaşık bir ay tedavi gördüğü hastanede yaşam mücadelesini kaybetti. Hakkari'de, 16 Eylül 2010'da Durankaya beldesi ile Geçitli köyü arasındaki yola teröristlerce döşenen mayının sivilleri taşıyan minibüsün geçişi sırasında infilak ettirilmesi sonucu aralarında 2 yaşındaki Nurullah Umut Çiftçi ve 11 aylık Zeynep Kurt'un da bulunduğu 9 kişi hayatını kaybetti, yaralanan 4 kişi tedavi altına alındı. Batman'da 26 Eylül 2011'de 3 terörist, hac yolculuğuna hazırlanan anne ve babasını ziyaretten dönen Talat Doru ve ailesinin bulunduğu araca ateş açtı. Saldırıda 4 çocuk annesi ve 8 aylık hamile Mizgin Doru (31) ile kızı Sultan Doru (4) yaşamını yitirdi. Talat ve Mizgin Doru'nun 4 kızı vardı ancak bir de erkek bebek istiyorlardı. Anne karnındaki erkek bebek, olay sonrasında sezaryenle kurtarıldı ancak hastanede bir gün yaşayabildi. Baba Doru ile bir kızı da olayda ağır yaralandı. Bingöl'de, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı'nda bir anne, canlı bomba eylemi yapacak teröriste müdahale ederek çok sayıda kişiyi kurtardı. Kurban Bayramı öncesi 3 çocuğuyla alışverişe çıkan Hatice Belgin, yürürken canlı bomba eylemcisini fark etti ve üzerine atladı. Anne, patlamayı engelleyemedi ancak yaşanabilecek daha büyük bir facianın önüne canını feda ederek geçti. Olayda, anne Belgin ve oğlu Veysel ile bir vatandaş hayatını kaybetti, yaralanan 21 kişi hastaneye kaldırıldı. HDP Merkez Yürütme Kurulunca 6 Ekim 2014'te yapılan açıklamanın ardından çıkan 6-7 Ekim olaylarında, 2 polis memuru şehit oldu, 31 kişi hayatını kaybetti, 221 sivil ile 139 polis yaralandı. Ölenler arasında, Kurban Bayramı'nın 4. gününde ihtiyaç sahiplerine kurban eti dağıtılırken 2 arkadaşıyla katledilen 16 yaşındaki Yasin Börü de bulunuyordu. Diyarbakır'ın Silvan ilçesinde 30 Ağustos 2015'te evinden sebze almak için çıkan 6. sınıf öğrencisi 13 yaşındaki Fırat Simpil, terör örgütü PKK mensuplarınca yola yerleştirilen patlayıcının infilak ettirilmesi sonucu yaşamını yitirdi. Diyarbakır'ın Bismil ilçesinde 28 Eylül 2015'te teröristlerin polis aracına düzenlediği saldırıda roketatar mermisinin isabet ettiği evdeki 9 yaşındaki Elif Şimşek öldü. Mardin'in Kızıltepe ilçesinde 12 Eylül 2015'te terör örgütü PKK'nın gençlik yapılanması mensuplarınca poşet içinde bir evin damına bırakılan patlayıcının ellerinde infilak etmesi sonucu 9 yaşındaki Tahsin Uray ve Ramazan Ş. ağır yaralandı. Kızıltepe Devlet Hastanesine kaldırılan çocuklardan Uray, müdahaleye rağmen kurtarılamadı. Şırnak Kültür Merkezi ve Halk Kütüphanesinin bulunduğu binaya 25 Aralık 2015'te düzenlenen saldırıda 4 çocuk yaralandı. Diyarbakır'ın Çınar ilçesinde 13 Ocak 2016'da İlçe Emniyet Amirliği ve lojmanına teröristlerce bomba yüklü araçla düzenlenen saldırıda, bir polis memuru şehit oldu, biri 5 aylık, biri 4 ve diğeri 12 yaşında 3 çocuğun da aralarında bulunduğu 6 kişi hayatını kaybetti. Saldırıda yaralanan 39 kişi hastaneye kaldırıldı. Kızılay Güvenpark yakınlarında 13 Mart 2016'da PKK'lı teröristlerce düzenlenen, 36 kişinin ölümüyle sonuçlanan saldırıda yaralananlar arasında bulunan 6 aylık hamile Songül Yılmaz'ın karnındaki bebek, terör saldırılarının en küçük kurbanı oldu. Şırnak'ın İdil ilçesinde 13 Nisan 2016'da terör örgütü PKK mensuplarının tuzakladığı el yapımı patlayıcının infilak etmesi sonucu 4 yaşındaki Hidayet Tek yaşamını yitirdi. Hakkâri’nin Çukurca ilçesinde 10 Temmuz 2016'daki saldırıda 5 yaşındaki Viyan Kanat hayatını kaybetti. Diyarbakır'ın Sur ilçesinde, bombalı saldırıda bebek Ceylin Naz Aydın, 11 Ağustos 2016'da şehit oldu. Eli kanlı teröristler, Trabzon'un Maçka ilçesi kırsalında 11 Ağustos 2017'de evden erzak çalan teröristlerin yerini güvenlik güçlerine gösterirken, 16 yaşındaki Eren Bülbül'ü şehit etti. Hakkâri’nin Yüksekova ilçesinde 31 Temmuz 2018'de, PKK'lı teröristlerin yola tuzakladığı patlayıcının infilak etmesi sonucu asker eşi Nurcan Karakaya ve 10 aylık bebeği Bedirhan Mustafa Karakaya şehit düştü. Bana yazması size okuması kolay gelmiş olabilir. Lakin bir nesil bunların korkularıyla büyüdü, yaralandı, gazi oldu, şehit oldu.
Abdullah Öcalan yıllarca Türk Silahlı Kuvvetlerinin soluğunu ensesinde hissetmesine rağmen yakalanamamış ve başta Suriye olmak üzere Mısır gibi bölge devletlerin himayesinde kullanılmıştır. Ve nihayetinde 16 Şubat 1999 sabahı işi bitmiş bir çaresiz bir biçimde Yüce Türk adaletinin ellerine düşmüştür. Çoğumuz o görüntüleri hatırlarız. Uçakta çekilmiş çaresiz görüntülerini. Her ne kadar çözüm süreci denilen, 2009 ve 2015 yılları arasındaki Oslo görüşmeleri ile karşımıza çıkan, örgütün silahlı mücadeleden vazgeçmesinde rol üstlense de hendek olaylarıyla tekrar kendi özüne dönmesi ile etkisi son bulmuştur. Peki ne oldu da çözüm süreci son bulmuştu? Suriye savaşında PKK nın rolü ve etkisi, Türkiye’nin barış ortamında etkisinin arttığını gören ve ekonomik olarak kendine yön verebilecek güce ulaştığının farkına varan batının PKK kartını tekrar masaya sürmek istemesi, Kürtlerin o dönemki siyasi yönelimleri gibi nedenler etkili olmuştur. Özellikle Suriye savaşı bu konuda çok etkili olmuş, örgütün bölgede oluşan imkânlardan yararlanmak istemesi adına kendini göstermesi sonucu Temmuz 2015 yılında tekrar saldırıya geçmiştir. Çok sayıda hastane, okul ve özellikle cami yakılarak, güvenlik görevlisi ve kardeşlerimizi katletmişlerdir. Hendek siyaseti, hükümetimizin kararlı duruşu ve milli donanım ile baş etmesi sayesinde başarılı olmamış fakat bölgede derin yaralar bırakmıştır. 2020 ve 2021 Türkiye yangınlarının da failleri kendilerine Ateşin Çocukları İnisiyatifi denilen PKK uzantısı bir yapının ürünüdür. İşin acısı üniversitelerde gençlerimizi zehirleyerek, uyuşturucu kapanına alarak ve kadın ticareti yapıp şantajlarla eylemlerini yaymak istemişlerdir. Örgüt, özellikle 2000 li yıllarda internetin yayılmasıyla sosyal medyayı çok iyi kullanarak militan kazanımlarını hızlandırmıştır. Fakat son yıllarda milli projelerimizle Türkiyenin başına bela olmuş bu yapı son nefeslerini vermektedir. Bir ülkenin iktisadi büyümesini on yıllarca baltalayan, bir neslin elinden babasını, annesini, kardeşini, akrabalarını alan, korku üzerine, uyuşturucu ve birçok kanunsuz yolla güç devşiren, sözde halkını savunup gerçekte onları katleden, batının maşası ve oyuncağı hain bir yapının hikâyesini değil gerçeklerini okudunuz. Artık son çırpınışlarını gösteren, içerde çok az militanı kalmış bir yapının öyle gelişigüzel düzenlenmiş bir saldırı ile artık Türkiye’yi korkutması, sindirmesi veyahut yolundan çıkarması sizce olası mı? Yıllardır sürdürülen projelerle yerli ve milli teknolojilerle donanmış Yüce Türk Ordusu artık, böyle yapıları bırakın muhatap almayı, onları devşiren elleriyle besleyen koca koca devletleri bile dize getirmiş durumdadır. Türkiye yüzyılı başlamıştır. Artık geri dönüş olmadığı gibi ortaya çıkan ivmenin ardından önümüzde duracak küresel güçler bile endişe içinde ve panik halinde son kozlarını kullanıyorlar.
Araştırmacı Müslim Soysal