MEVZU ATLI KARINCALAR DEĞİL , DÖNEN DOLAPLAR.. 

Yapıcı Muhalefet,  amacı  hükümeti yıpratmak yerine ülkeye katkı sağlamak olan olan muhalefet amacı anlayışıdır. Aradığımız ama bulamadığımızdır. Her dış etki , içimizdeki düşünce kalıbının doğal ifadesidir. Sadece dış etki ya da belirtiyle savaşmak , enerjiyi boşa harcamak demektir ve genelde sorunun daha da büyümesine neden olur. Bilinçaltımız inanmayı seçtiğimiz her şeyi kabul eder. Yani kendim ve hayat hakkındaki düşündüklerim, yaşamımın gerçeği olur. Ve düşünebileceğimiz şeyler konusunda sınırsız seçimimiz var. Bize akıl, mantık ve algılama yetisi bağışlamış olan Yüce Allah (c.c) , neden bunları kullanmaktan vazgeçmemizi istemiş olsun ki?  

O halde her şeyi yoktan var eden, yaratan, her şeyin varlığını ve yaşadığı süre boyunca geçirecek olan halleri önceden tespit ederek ona göre meydana getiren El Hâlık celle celâlühû’nün bağışladığı mantık ve algılama yetisinin vermiş olduğu yetkiye dayanarak tarihin tozlu ve bir o kadar kirli sayfalarını aralamış bulunmaktayım.  

Hava soluyan hedeflere karşı etkili siper füzesi, geliştirme aşamalarında balistik füze engelleme yeteneğine kavuşturulacak olan yerli ve milli imkanlarla üretilen bir devrim niteliğindeki buluşu soğan ile kıyaslayan yıkıcı muhalefete ve yandaşlarına çayın kuru üzümle içildiği dönemi hatırlatmak isterim ve bir tarım ülkesi olan Türkiye’de ekmeğin nasıl karneyle verildiğini anlamakta güçlük çektiğimizi buğday ekmeğimize mani olan neydi ? sorumuza ivedilikle cevap beklediğimizi bildirmek istiyorum. Bunların sonucunda rüşvet, irtikâp ve karaborsacılığın arttığı bir iktisadi ve sosyal problemler ülkesinin hala sürdürülmekte olan ideolojiye sahip bir Cumhurbaşkanlığı sistemini o zamanki “karartma”  uygulamasıyla ört pas edebileceklerini düşünmeleri  Türk Milletini ne denli tanımadıklarının kanıtıdır. 

Sorunlar onları yaratanların mantığı ile çözülemez diyen Albert Einstein yanılıyor olamaz. Olaylar inatçı şeylerdir; bizim arzularımız ne olursa olsun, eğilimlerimiz ya da tutkularımızın emirleri ne olursa olsun olayları değiştiremez.  

CHP’nin yaptığı heykel’i , Ak Parti yaptı diyerek alay eden İYİ Partili İbrahim Özkan örneğinden yola çıkıp Heykel Belediyeciliği ile ün salmış CHP’nin geçmiş tarihteki Çeşme Belediyeciliği ünü ile değerlendirmek isterim. Evlerde su bulunmadığı için mahallelerdeki  çeşmeler bir yana , ramazanlarda küçük çocukların bir araya gelerek kapıları çalıp yağ parası, mum parası, akşam oldu, kandil parası manileri bir yana. İnsanların fakir olduğu, paranın kıymetli olduğu, yamalı giyinmenin ayıp olmadığı bir dönemde halk arasında yaygın olarak kullanılan  “Geldi İsmet, kesildi kısmet” ifadesini , evlerdeki siyah perdeleri (karartma uygulamasına göre şehrin güvenliği için, olası bir saldırıya karşı, alarm verildiği zaman inen perdeler) , camlarından ışık sızan evlere yazılan cezaları, halka zor anlar yaşatan bulaşıcı uyuz hastalığını, Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’nün öğrenciler tarafından “Açız!” denilerek protesto edildiği için sevilmeyen ve bir daha gidilmeyen Mülkiye’yi , karneyle yani belli bir sınırlama ile verilen kumaş, basma, gazyağı gibi ürünlerin sınırlama ile verildiği , bunların aksine fasulyenin çok ucuz olması ile kendini fasulye gibi nimetten sayma deyimini ülke deyim tarihine kazandıran bu iktisadi ve sosyal problemlere bilimsel ve ekonomik olarak izahı yazık ki, tam manasıyla yapılmamışken soğan siyaseti ile ülke yönetimini devralma hayali bilimsel olarak Yunancadan dilimize giren “gerçekleştirilmesi imkansız tasarı veya düşünce anlamına gelen ütopya kelimesinden türetilmiş ütopik düşünceler” sınıfına girmektedir.  

Tabiatta öylesine yüksek bir akıl kendini gösteriyor ki, insanın en ince düşünceleri ve buluşları bu aklın yanında sönük bir gölge gibi kalır.